Sehven Verilen Çok Düşük Tekliflerde Kamu Yararı ve Birey Hakları Dengesi

sehven düşük teklif kamu yararı

Sehven Verilen Çok Düşük Tekliflerde Kamu Yararı ve Birey Hakları Dengesi

Sehven Verilen Çok Düşük Tekliflerde Kamu Yararı ve Birey Hakları Dengesi 700 465 Edat Yücel Seyhan

Kamu ihalelerinde isteklilerin tekliflerini dikkatle hazırlamaları gerekmektedir. Ancak, bazen sehven yapılan hatalar ciddi sonuçlara yol açabilir. Danıştay 13. Dairesi’nin 8 Aralık 2022 tarihli ve E:2020/712, K:2022/4691 sayılı kararında, sehven çok düşük fiyat teklifi veren bir isteklinin durumu ele alınmış ve kamu yararı ile bireyin hakları arasında adil bir denge kurulmasının gerekliliği vurgulanmıştır. Karar, ihalelerde şeffaflık ve hakkaniyet ilkelerinin korunmasının önemine işaret etmektedir.

Sehven Verilen Çok Düşük Tekliflerde Kamu Yararı ve Birey Hakları Dengesi

İSTEKLİNİN SEHVEN ÇOK DÜŞÜK FİYAT TEKLİFİ VERDİĞİ KAMU YARARI İLE BİREYİN HAKLARI ARASINDA ADİL BİR DENGENİN KURULMASI GEREKTİĞİ HAKKINDA   Danıştay 13. Dairesinin 8.12.2022 tarih ve E:2020/712, K:2022/4691 sayılı kararında;

Uyuşmazlık, elektronik eksiltmede teklif girilirken maddi hata yapıldığından bahisle teklifin değerlendirme dışı bırakılması gerektiği iddiasının kabul edilip edilemeyeceğinden kaynaklanmaktadır.

Türk Borçlar Kanunu’na göre yanılma iradeyi bozan hâller arasında sayılmıştır. Yanılmanın bir türü olan beyan yanılmasında, beyan sahibinin, beyan fiilinde, yani beyanı oluşturan araçlarda, söz, yazı ve işaretlerde yanılması söz konusu olmaktadır. Beyan yanılması esaslı yanılma hâli kabul edilmektedir. Esaslı yanılma ise, yanılan tarafa sözleşmenin iptalini isteme hakkı vermektedir. Türk Borçlar Kanunu’nun 31. maddesinin birinci bendinin 5 numaralı alt bendine göre, yanılan, yapmak istediği sözleşmede, gerçekten üstlenmek istediğinden önemli ölçüde çok veya gerçekte istediğinden önemli ölçüde az bir karşı edim için iradesini açıklamışsa, bu hâlde esaslı beyan yanılması söz konusu olmaktadır. (EREN Fikret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 21. Baskı, Ankara, 2017, s.393-401)

İdarelerin özel hukuk hükümlerine göre yapacağı sözleşmelerin hazırlık aşamalarında yapılan işlemler idari nitelikte işlemler olup, bu işlemlerin idare hukuku ilke ve kurallarına uygun olması gerekmektedir.

Anayasa’nın 35. maddesiyle güvenceye bağlanan mülkiyet hakkı, ekonomik değer ifade eden ve parayla değerlendirilebilen her türlü mal varlığı hakkını kapsamaktadır. (AYM Kararı, E:2015/39, K:2015/62, T:01/07/2015). Somut olayda ihale konusu çekiciden elde edilecek gelirin davacının mal varlığına dahil olduğu açık olduğuna göre, mülkün varlığında bir tereddüt bulunmamaktadır. İsteklinin sehven verdiği teklif nedeniyle ürünü, piyasa fiyatının çok altında bir fiyatla idareye teslim etmek zorunda kalması nedeniyle mülkiyet hakkına müdahalede bulunulduğu görülmektedir. Mülkiyet hakkına yönelik müdahalenin hukuka uygun olabilmesi için müdahalenin kanuna dayanması, kamu yararı amacı taşıması ve ayrıca ölçülülük ilkesi gözetilerek yapılması gerekmektedir.

Her ne kadar uyuşmazlığa konu başvurunun reddine dair işlemin kanunî bir dayanağının mevcut olduğu, isteklilerin tekliflerini verirken gerekli özeni göstermekle, idarenin de ihtiyaçlarını en kısa sürede ve en uygun şartlarla karşılamakla mükellef olduğu açıksa da, ölçülülük ilkesinin alt ilkesi olan orantılılık ilkesi gereği kişilerin mülkiyet hakkının sınırlandırılması hâlinde elde edilmek istenen kamu yararı ile bireyin hakları arasında adil bir dengenin kurulması gerekmektedir. Bu adil denge, davacının şahsî olarak aşırı bir yüke katlandığının tespit edilmesi durumunda bozulmuş olacaktır.

Somut olayda, idare tarafından 4 adet çekici için yaklaşık maliyetin 842.000,00-TL olarak belirlendiği, diğer istekli tarafından 553.800,00-TL fiyat teklif edildiği, davacı tarafından 727.200,00-TL’lik teklifte 10.000,00-TL tenzilât yapılarak 717.200,00-TL fiyat teklifi verilmek istenirken sehven 10.000,00-TL teklif verildiği, idari şartname gereği aşırı düşük teklif açıklaması istenilmediğinden ihalenin davacının üzerinde bırakıldığı, basiret sahibi bir kimsenin bu şekilde teklif vermeyeceğinin ve teklifin hatalı verildiğinin aşikâr olduğu, davacının teklif ettiği fiyat üzerinden ihale konusu araçları idareye teslim etmesi durumunda aşırı bir yüke katlanmak zorunda kalacağı anlaşılmaktadır.

Bu itibarla, davacının itirazen şikâyet başvurusunun reddi yolundaki dava konusu Kurul kararında hukuka uygunluk, davanın reddi yönündeki İdare Mahkemesi kararında ise hukuki isabet bulunmamaktadır.

Sonuç

Sehven verilen çok düşük teklifler, kamu yararı ve birey hakları arasında dikkatli bir değerlendirme gerektirir. Bu tür durumlarda hukuki destek almak, isteklilerin haklarının korunması ve sürecin adil bir şekilde yürütülmesi için önemli bir avantaj sağlar. İhale avukatı desteği, sürecin profesyonelce yönetilmesine katkıda bulunur.

Edat Yücel Seyhan

2003-2007 yılları arasında Kamu İhale Kurumu uzmanlığı, 2007-2011 yılları arası Ankara İdare Mahkemesi üyeliği, 2011-2016 yılları arası Danıştay 13. Daire üyeliği görevlerinde bulunmuştur. Birisi Kamu İhale Hukuku alanında olmak üzere iki adet ortak kitap çalışması, çoğu ihale hukuku alanında olmak üzere çok sayıda makale çalışması bulunmaktadır.

All stories by:Edat Yücel Seyhan

Leave a Reply

      error: Content is protected !!