Bor Madeninin Devlet Eliyle İşletilmesi: Hukuki Çerçeve ve Anlamı

bor madeni devlet eliyle işletme

Bor Madeninin Devlet Eliyle İşletilmesi: Hukuki Çerçeve ve Anlamı

Bor Madeninin Devlet Eliyle İşletilmesi: Hukuki Çerçeve ve Anlamı 700 465 Edat Yücel Seyhan

Bor madeni, stratejik öneme sahip doğal kaynaklardan biri olup Türkiye’de işletilmesi Anayasa ve özel mevzuatla düzenlenmiştir. Bu çerçevede, bor madeninin “devlet eliyle işletilmesi” kavramı, uygulamada farklı yorumlara yol açabilmektedir. Danıştay 13. Dairesi’nin 5 Ekim 2022 tarihli ve E:2019/3973, K:2022/3508 sayılı kararında, bu kavramın hukuki anlamı ve sınırları açıklığa kavuşturulmuş ve devletin bu alandaki sorumluluğuna ilişkin önemli değerlendirmeler yapılmıştır. Karar, bor madeninin işletilmesine ilişkin süreçlerde kamu ve özel sektör rolünün netleşmesine katkıda bulunmaktadır.

Bor Madeninin Devlet Eliyle İşletilmesi: Hukuki Çerçeve ve Anlamı

BOR MADENİNİN İŞLETİLMESİNİN DEVLET ELİYLE YAPILMASININ NASIL ANLAŞILMASI GEREKTİĞİ HAKKINDA Danıştay 13. Dairesinin 5.10.2022 tarih ve E:2019/3973, K:2022/3508 sayılı kararında;

Mevzuattan, iktisadî devlet teşekkülü olan davalı idarenin 4734 sayılı Kanun’a tâbi olduğu, ancak faaliyetleri çerçevesinde yapacakları mal ve hizmet ihalelerinden yaklaşık maliyeti ve sözleşme bedeli üçyüzmilyar Türk Lirasını aşmayanların (2019 yılı için 13.857.591,00-TL) ceza ve ihaleden yasaklama düzenlemeleri haricinde 4734 sayılı Kanun’a tâbi olmadığı, Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü’nün faaliyet konuları arasında 2840 sayılı Kanun uyarınca bor tuzlarını aramak, yurt içinde işlemek ve işletmenin yer aldığı; bor tuzları, uranyum ve toryum madenlerinin aranmasının ve işletilmesinin ancak Devlet eliyle yapılacağı anlaşılmaktadır.

Kanun koyucu, ekonomik ve stratejik önemine binaen, 2840 sayılı Kanun’la bazı madenlerin Devlet eliyle aranması ve işlenmesini zorunlu tutmuştur. Nitekim 2840 sayılı Kanun’un 2. maddesinin gerekçesinde, maden türlerinden hangilerinin Devlet kuruluşları tarafından işletileceğinin belirtildiği, belirlenen maden türlerinin mahlut (alaşım) olarak işletilmesine ilişkin taleplerin kabul edilmeyeceği ve mahlutiyet talebinde bulunulan asıl madenin de stratejik ve ekonomik nedenlerle Devlet kuruluşlarınca işletilmesi zorunlu görüldüğü açıklamasına yer verilmiştir. Her ne kadar ekonomik ve stratejik öneme sahip bor tuzları, uranyum ve toryum madenlerinin aranmasının ve işlemesinin Devlet eliyle yapılması zorunluysa da bu zorunluluğun kanun koyucunun amacına uygun şekilde yorumlanması gerekmektedir. Dolayısıyla “işletme” ibaresinin yorumlanmasının dava açısından önemi bulunmaktadır.

İşletme, sözlük anlamıyla işletmek işini; tarım, sanayi, ticaret, bankacılık gibi iş alanlarında kâr amacıyla bir sermaye yatırılarak kurulan kurumu; bu kuruluşu verimli bir duruma getirip kazanç sağlama yöntemini ifade etmektedir. Ekonomik anlamda işletme teriminin ticaret hukukunun temelini oluşturan ticarî işletme kavramıyla tam olarak örtüştüğü söylenemez ise de, ticarî işletme kavramının unsurlarından olan gelir ve kazanç sağlamayı amaç edinmek, faaliyetin devamlılığı ve işletmenin çapının esnaf faaliyeti sınırını aşması gibi unsurların iktisadî işletmeler için de geçerli olduğu göz önüne alındığında, işletme; ekonomik mal ve hizmet üreterek bunlardan gelir ve kâr elde etmek için pazarlamak amacıyla üretim faktörlerini fiziksel bir birim içinde toplayan kuruluş olarak tanımlanabilir. Pazarlama safhasına ulaşıncaya kadar ürünün maden sahasından çıkarılması, konsantre edilmesi, öğütülmesi ve madenden her türlü uç ürünün elde edilmesinin de işletme kavramı içerisinde olduğu açıktır. Esasen, 2840 sayılı Kanun’un amacının da, bor tuzlarının maden sahasından çıkarılması, zenginleştirilmesi, rafinasyonu, bunlardan her türlü uç ürün elde edilmesi ve pazarlamasının tek elden yapılmasıyla ülkenin dünya bor pazarlarındaki etkinliğinin artırılarak borun en verimli şekilde değerlendirilmesini sağlamak olduğu görülmektedir.

Bu itibarla, davalı idarenin maden ve ürünlerin nakli, torbalanması, yüklenmesi ve boşaltılması işleriyle, bu işlerin yapılması için gerekli ekipman ve cihazların bakım ve onarımının özel kişiler eliyle gördürülmesinin, bor tuzlarının Devlet eliyle işletileceğine ilişkin kanun düzenlemelerine aykırı olacağı yolundaki bir yorumun, Kanun’un, borun en verimli şekilde değerlendirilmesi yolundaki amacıyla bağdaşmayacağı açıktır. Bu nedenle, ara safhalar niteliğindeki bu işlerin idarenin sürekli denetiminde olmak koşuluyla özel kişiler eliyle gördürülmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

Nitekim, Dairemizin 08/06/2017 tarih ve E:2011/857, K:2017/1879 sayılı ve 11/12/2017 tarih ve E:2013/2912, K:2017/3686 sayılı kararlarımızda da aynı sonuca varıldığı görülmektedir.

Dosyanın incelenmesinden, Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü Bandırma Bor ve Asit Fabrikaları İşletme Müdürlüğü tarafından pazarlık usulüyle dava konusu hizmet alımı ihalesinin yapıldığı, uyuşmazlık konusu işin, kolemanit ve tinkal cevherlerinin loder vasıtasıyla stok sahasında idarenin gösterdiği yere istiflenmesini, bunkerlerin beslenmesini, bunkerden çıkan malzemenin istiflenmesini kapsadığı görülmektedir.

Bakılan davada, ihaleye konu işin, bor tuzlarının maden sahasından çıkarılması, zenginleştirilmesi, rafinasyonu ve bunlardan her türlü uç ürün elde edilmesi işi olmadığı; tinkal ve kolemanit cevherlerin istiflenmesi ve istenilen yerlere beslenmesinin yapılması işi olduğu anlaşılmaktadır. Bu ham cevherler, söz konusu fabrikalarda işlenerek rafine bor bileşikleri olan borak penhidrat, boraks dekahidrat, sodyum perborat ve borik asit ürünlerine dönüştürülmektedir. 2840 sayılı Kanun’un 2. maddesindeki “işletilmesinin Devlet eliyle yapılacağı” düzenlemesinden anlaşılması gereken, önceki cümlede açıklanan zenginleştirme ve bu zenginleştirmede kullanılan ham bor cevherlerinin ocaktan çıkarılması ile bu ham ve zenginleştirilmiş rafine bor türevlerinin pazarlanmasıdır.

Bu durumda, belirtilen işlemleri gerçekleştirmek için ara safha olan nakliye, depolama, istifleme ve benzeri işlerin doğrudan idare tarafından yerine getirilebileceği gibi, yine idarenin sürekli denetimi altında olmak koşuluyla bu hizmetlerin özel kişilere ihale yoluyla gördürülebilmesi de mümkün olduğundan, bahsedilen ara safha işlemlerinin, bor madenlerinin Devlet eliyle işletilmesi ilkesini ihlâl etmeyeceği dava konusu ihale ve ihale onayında, 2840 sayılı Kanun’da belirtilen “işletilmesi Devlet eliyle yapılır” düzenlemesine aykırı bir yön bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Bu itibarla, dava konusu işlemlerde hukuka aykırılık, dava konusu işlemlerin iptali yolundaki İdare Mahkemesi kararında ise hukukî isabet bulunmamaktadır.

Sonuç

Bor madeni gibi stratejik kaynakların devlet eliyle işletilmesi, ülkenin ekonomik ve stratejik çıkarlarının korunması açısından kritik bir öneme sahiptir. Bu alandaki hukuki süreçlerde karşılaşılabilecek sorunlar için bir ihale avukatından destek almak, ilgili tarafların haklarını koruma ve mevzuata uygun hareket etme açısından değerli bir adım olacaktır.

Edat Yücel Seyhan

2003-2007 yılları arasında Kamu İhale Kurumu uzmanlığı, 2007-2011 yılları arası Ankara İdare Mahkemesi üyeliği, 2011-2016 yılları arası Danıştay 13. Daire üyeliği görevlerinde bulunmuştur. Birisi Kamu İhale Hukuku alanında olmak üzere iki adet ortak kitap çalışması, çoğu ihale hukuku alanında olmak üzere çok sayıda makale çalışması bulunmaktadır.

All stories by:Edat Yücel Seyhan

Leave a Reply

      error: Content is protected !!